Yolumuz Devrim Yolu
Forumumuzdan daha iyi faydalanmak için ve bizlere destek olmak için lütfen üye olunuz..
Yolumuz Devrim Yolu
Forumumuzdan daha iyi faydalanmak için ve bizlere destek olmak için lütfen üye olunuz..
Yolumuz Devrim Yolu
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaPortalLatest imagesKayıt OlGiriş yapZiyaretçi Defteri

 

 Almanya DHKP-C Davasındaki Hukuksuzlar

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
FiraT_58
Admin
Admin
FiraT_58


Erkek Mesaj Sayısı : 372
Yaş : 31
Nerden : İZMİR
Kayıt tarihi : 06/12/08


Başarı Puanı Başarı Puanı:
Almanya DHKP-C Davasındaki Hukuksuzlar Imgleft100/47Almanya DHKP-C Davasındaki Hukuksuzlar Emptybarbleue  (100/47)

Almanya DHKP-C Davasındaki Hukuksuzlar Empty
MesajKonu: Almanya DHKP-C Davasındaki Hukuksuzlar   Almanya DHKP-C Davasındaki Hukuksuzlar EmptyPtsi Ara. 08, 2008 12:54 pm

Tutsaklardan Avukat A. Düzgün Yüksel Yazdı:
ALMANYA DHKP-C DAVASINDAKİ HUKUKSUZLUKLAR

Almanya'da, DHKP-C davasından tutuklu bulunan Avukat Ahmet Düzgün Yüksel, gönderdiği bir mektupla, tutuklanmalarının üzerinden 1,5 yıl geçtikten sonra başlayan mahkemede ve tutuldukları Stammheim Hapishanesi'nde yaşanan hukuksuzlukları dile getirdi.
Mustafa Atalay, Devrim Güler, Hasan Subaşı ve İlhan Demirtaş'la birlikte aynı davadan yargılanan Yüksel, mektubunun girişinde şöyle diyor: "Toplam 5 tutsak ünlü Stammheim Cezaevi'nde kalıyor, aynı yerin mahkeme salonunda yargılanıyoruz. Tutsaklığımız ikinci yılını doldurmak üzere. İtham; ünlü 129-b maddesi; "Yurtdışındaki bir terör örgütüne üyelik, yöneticilik.."
Mektubun devamında anlatılanlardan, Almanya'nın hukukunu, daha da ötesi, emperyalist burjuva demokrasisinin yüzünü görebilirsiniz. Mektubun bir özetini aşağıda sunuyoruz:

DAVAYLA İLGİLİ GELİŞMELER:

"Tutsaklığımız ağır izolasyonla başlatıldı."

1. DHKP-C lehine Almanya içindeki faaliyetler Şubat 1999'a kadar 129-a kapsamında yargılandı. Şubat 1999'dan, 29 Temmuz 2003'e kadarki dönemde ise, bu faaliyetler Dernekler Yasası'na tabi oldu. Zira, Almanya içinde şiddet eylemi tespit edilemedi. 29 Temmuz 2003'te Adalet Bakanlığı tarafından genel nitelikte verilen izin ile birlikte artık bu faaliyetler, Alman Ceza Yasası'nın 129-b maddesine tabi tutulmaya çalışılacak. Bizim yargılandığımız dava, bu madde kapsamında ele alınan ilk dava.

2. Dava dosyası zorlama delillerle dolu, tamamen derme çatmadır. En önemli dayanak ise bir ajan muhbir. Sürekli ifade değiştiren bu ajan, tutsaklara zarar vermek için yaşadığını inkar etmiyor. Yani, epeyce sırıtan bir komplo düzenlenmiş durumda devrimcilere karşı. Ben ve Devrim Güler, ikinci kez aynı konulardan yargılanıyoruz. Normal olarak bu ithamlar 2002-2004 yıllarına ait. O yıllarda 129-a davasından ikimiz de yargılandık. 129-a ve b aynı kapsamdaki suçlardır. Aynı davada görülmesi gerekirdi. Bu konuda suç duyurusunda bulundum.

3. Tutsaklığımız ağır izolasyonla başlatıldı. Şimdi biraz yumuşatıldı. İki arkadaşımızda izolasyonun öldürücü izleri kaldı. Ziyaretçilerimiz sınırlandı, engellendi. Ben bir yılda toplam sadece 3 defa ziyaret edilebildim. Bir defasında ziyaretçimi "Seninle görüşmek istemiyor" diye geri gönderdiler.

4. En az 20 mektubumun bana ulaşmadan kaybolduğunu tespit ettim. Mektup kaybetme işinin daha sonra sadece bana özgü değil, normal adli tutsakların da sorunu olduğunu farkettim. Yabancıların mektuplarını tercüme edip okuma hayli masraflı olduğu için, ne acıdır ki mektupların bizzat inceleme yargıçları tarafından yok edildiğini tespit ettim. Bu en doğal insan hakkı, bir anayasal hak, ihlal ediliyor...

5. Yargılanmak için 1,5 yıl bekletildik. En sonunda sadece bizim için yeni bir heyet oluşturuldu. 6. Ceza Dairesi sadece bizim için oluşturulmuş bir heyettir. Buna "yargıcın kanuniliği" ilkesine aykırı olması nedeniyle itiraz ettik. Aynı heyet red etti. Anayasa mahkemesi ne diyecek onu bekliyoruz.

6. Oturumlar, heyetin yeni olması, 129 a-b maddesinin "ağırlığı" ve Stammheim salonunun gölgesinde başladı. Heyet tamamen bütün "gölgelerden" etkilendiğini açıkça hissettiriyordu. Tartışmalar yaşandı. Sonunda öyle bir noktaya geldi ki avukatların oturma düzeni yüzünden mahkeme heyeti tarafgirlikten reddedildi.

7. Türkiye'den "Hukuk Yardımı" adı altında 7-10 klasör işkence altında elde edilmiş belgeler getirildi. Fedaral savcı belgeleri almak için bizzat Ankara'ya gitmiş... Şimdi bunlar "delil" olarak kullanılacak. Alman yargısı da böylece Türkiye'nin vahşi işkencelerini onaylamış olacak. Getirilen belgelerin önemli bir kısmına avukat olarak vakıf olmuştum daha önce. % 80'inin işkence ile temin edilip sonradan geri alındığını biliyorum.

8. Duruşmalara çağrılan neredeyse bütün bilirkişiler, nesli az bulunur cinsten. "Hastayım" diyene "hasta değil" demek zorunda olan, her türlü talebin aksine rapor vermek zorunda olan insanlar... Mustafa Atalay için "tansiyonunu kendisi manüple ediyordur" diyenler bile oldu..."


HUKUKSUZLUKLAR:
"Adil olması imkansız" bir yargılama!

Alman ceza yasasına eklenen uzatmalı 129-b maddesinin hukuka ve mevcut anayasaya aykırı olduğunu belirten A. Düzgün Yüksel, aykırılıkları şöyle sıralıyor:

1. Ceza Hukuku düzenlemeleri ilke olarak, (ihlal edilemez bir ilkedir) sadece suçu tarif edebilir. Yasa yapıcıya suçu tarif etme ve yaptırımın ne olduğunu belirleme yetkisi verilmiştir. Suçluyu tayin ise yargının en "temel" yetkilerindendir. Bu yasal düzenlemeler ise hem suçu, hem suçluyu ilan eden düzenlemelerdir. "Terör listesi" ve bu listeyi onaylamak zorunda olan 129-b maddesi, yargıyı tek yönlü bir yola sokmaktadır.

2. Bu düzenlemeler, Avrupa Birliği'nin ne kadar samimi oldukları şüpheli "demokratikleşme" felsefesine de aykırıdır. Zira, haydut devletlere, muhaliflerini yok edici açık çek vermektedir.

3. Hukukta tarihsel, yargısal içtihatlar her zaman yasal düzenlemelerden daha kıymetlidir. Zira, uzun yılların tecrübelerine, yaşamın ihtiyaçlarına cevap vermektedir. Yeni getirilen düzenlemeler ise son 30 yıllık adli, idari, cezai, bütün uygulama ve içtihatları hiçe saymıştır.

4. Demokratik olup olmadığına bakılmaksızın, bütün devletlerin kutsal ilan edildiği Orta Çağ felsefesine dayanan düzenlemelerdir. Asıl olarak da haydut devletleri kanatlar altına almak için getirilen düzenlemelerdir. Verilmeyen hakların, verilmemeye devam edilmesini teşvik etmektedir.

5. Sözkonusu 129-b maddesi, Yargıya, ulusal sınırları aşan, "ilahi" yetkiler vermektedir. Basit adli olaylarda dahi, ait olduğu bölgede yargılama yapması zorunlu iken Türkiye'deki bir olay Almanya'da yargılanacak! Yargının böyle bir yetkisi yoktur. Dünyanın başka bir ülkesindeki tarihsel, siyasal, sosyal olaylara nüfuz etme imkanı olmayan mahalli yargı, böyle bir yargılamayı kağıt üzerinde yapabilir elbette; ama, adı yargılama olamaz. Tarihsel, sosyal kökenini, bilemeden, delillere sağlıklı ulaşması mümkün olmadığından dolayı, yargıcın suç ve suçluyu belirlemedeki takdiri de mutlaka yanılacaktır. Ortada somut bir suç olsa dahi ceza şiddetinin tayininde hafifletici nedenlerin ne olduğu bilinmeyecektir. Yani, bunun tercümesi "adil olması imkansız" yargılama demektir.

6. Delil toplama, kollanan "haydut devletin" adli delil toplamasına dayanmak zorundadır. Bu nedenle şu anda yargılandığımız dava dosyası daha şimdiden işkence ile elde edilmiş delillerle dolmuş ve kirlenmiştir. Daha da kirlenecektir...

7. Yargının asıl olması gereken doğal yetkileri AB "jürisi" tarafından gasp ediliyor, olmayan yetkiler ekleniyor. Yargının bu kadar kukla durumuna sokulduğu sık rastlanan birşey değildir.

8. Ulusal Kamu Düzeni, her zaman, başka bir ülkenin kamu düzeninden daha önemli olması gerekirken, bu yasa maddesi, haydut devletlerin kamu düzenini daha da önemseyen uygulamaları doğurmuş bulunuyor.

9. Düzenlemeler, Avrupa Parlementosu'nun korkusunu direkt iç hukuka aktarmıştır.

10. Düzenlemeler, ulusların kendi kaderini tayin ve kendi iç dinamikleriyle gelişme, ilerleme hakkına tamamen aykırı, gerici düzenlemelerdir...

11. AB'nin "Terör Listesi"nin hayli şüpheli olduğu, Uluslararası Adalet Divanı ve parlamenterler tarafından da kabul edilmektedir. Bu liste asıl olarak "uzatmalı terör" soruşturmalarını zorlayan start düğmesidir. Listeye karşı açılan davalarda, Adalet Divanı, listenin, "örgütlere tebligat yapılmaması, savunma alınmaması" dolayısıyla gerekçesiz olması nedenlerinden dolayı, listeyi usülsüz bulmuştur. Avrupa Konseyi Parlementerler Komisyonu da benzer bir raporu kabul etti. Aslında lehte gibi görünen bu görüş de doğru değildir. Bir anayasası olmayan, tamamen ekonomik ve siyasi anlaşmalarla bir arada duran birliğe (AB'ye), "savunma alma" hakkı da verilemez.

Bir an için Adalet Divanı'nın görüşlerinin kabulünden hareket edilecek olursa, AB'nin listesi tamamlanmamış, kesinleşmemiş bir liste durumundadır. "Terör Listesi" de şu anda hükümsüzdür. Zira, kesinleşme aşamalarını tamamlamamıştır. Kendi kesinleşme sürecini "ikmal" etmeyen bir uluslararası düzenleme, kabul eden devletlerin iç hukukunda bir sonuç doğurmaz. Terör listesinin elle tutulur hiçbir hukukiliği yoktur...

Buraya kadar sayılanlar Alman Anayasası'nın aşağıda özetleyecegim ilkelerini ayaklar altına almaktadır. Eşitlik, direnme hakkı, yargı bağımsızlığı, hakimin kanuniliği, kuvvetler ayrılığına aykırılık, sığınma hakkının özünün ihlali, uluslararası insan hakları belgelerini ihlalden dolayı insan onurumuza aykırılık ve Anayasa-ihlali, uluslararası belgelerle iç hukuk kuralı gibi geçerli olan "Ulusların kendi kaderini tayin ve iç dinamikleriyle gelişme ve ilerleme hakkı", özel hayatın gizliliğini ihlal..."

İşte böyle bir hukuksuzluk içinde yargılanıyor, cezalandırılmaya çalışılıyoruz.

***

Stammheim Davası İçin Protesto Yürüyüşü

Nürnberg ve Fürth'te 8 Kasım'da Alman solu, Otonom ve Anti-faşist guruplar tarafından Alman polisinin son zamanlardaki keyfi uygulamalarını, devrimcilere, demokratlara yönelik baskıları, 129a ve 129b maddelerini protesto amacıyla bir yürüyüş yapıldı.

Yaklaşık 500 kişinin katılımıyla yapılan yürüyüş sırasındaki konuşmalarda, Stuttgart-Stammheim'da DHKP-C'ye üyelik iddiasıyla 129a-129b madelerinden yargılanan devrimcilerin mahkeme süreci anlatılarak dayanışma çağrısı yapıldı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://forumydy.yetkinforum.com
 
Almanya DHKP-C Davasındaki Hukuksuzlar
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Yolumuz Devrim Yolu :: Devrim Ve Sosyalizm :: Dünya Devrim Tarihi-
Buraya geçin: