FiraT_58 Admin
Mesaj Sayısı : 372 Yaş : 31 Nerden : İZMİR Kayıt tarihi : 06/12/08
Başarı Puanı: (100/47)
| Konu: Ahmet Kaya-Sarkı sözleri Paz Ara. 21, 2008 8:27 am | |
| Acı Ninni
Uyusun ha iyi büyüsün Camlar buğulanmasın Sen uyu uyusun Bulutlar uyanmasın Işıklar uyanmasın Camlar buğulanmasın. Sen uyu, uyanmasın İstanbul uyusun Karagümrük uyusun Fatih uyusun ****** bulvarında Rüyalar büyüsün. Sen uyu, uyusun İstanbul uyanmasın Gemiler uyanmasın Camlar buğulanmasın Cibali uyanmasın Kalbim buğulanmasın Gemiler uyanmasın Camlar buğulanmasın
Acılara Tutunmak
Kavuşmak özgürlükse özgürdük ikimizde Elleri çığlık çığlık yan yana iki dunya İkimiz iki daldan iki hırçın su gibi akıp gelmiştik Buluşmuştuk bir kavşakta Unutmustuk ayrılığı yok saymıştık özlemeyi Şarkımıza dalmıştık Mutluluk mavi çocuk oynardı bahçemizde Acı çekmek özgürlükse Özgürüz ikimizde O yuvasız çalıkuşu Bense kafeste kanarya O dolaşmış daldan dala Savurmuş yüreğini Ben bölmüşüm yüreğimi Başkaldıran dizeler. Aramakmış oysa sevmek Özlemekmiş oysa sevmek Bulup bulup yitirmekmiş Düşsel bir oyuncagi. Yalanmış hepsi yalan Yalanmış hepsi yalan Sevmek diye bir şey varmış Sevmek diye bir şey yokmuş Acı çektim günlerce Acı çektim susarak Şu kısacık konuklukta Deprem kargaşasında Yaşadım bir kaç bin yıl Acılara tutunarak Acı çekmek özgürlükse Özgürüz ikimizde Acılardan arta kalan İşte bu bakışlarmış Buğu diye gözlerinde Gün batımı bulutlarmış.
Ada Sahilleri
Ada sahillerinde bekliyorum Her zaman yollarını gözlüyorum Seni senden güzelim istiyorum Beni şad et şadiye başın için Her zaman sen yalancı ben kani Her zaman orta yerde bir mani Her zaman sen uzakta ben müştak Her tellakide bir hayalin berrak Nerede o mis gibi leylaklar Sararıp solmak üzere yapraklar Bana mesken olunca topraklar Beni yad et güzelim başın için
Adı Bahtiyar (Gökyüzü)
Geçiyor önümden sirenler içinde Ah eller üstünde, çiçekler içinde Dudağında yarım bir sevdanın hüznü Aslan gibi göğsü, türküler içinde. Rastlardım avluda hep volta atarken Cigara içerken yahut coplanırken Kimseyle konuşmaz dal gibi titrerdi Çocukça sevdiği çiçeği sularken. Diyarbakırlıymış adı Bahtiyar Suçu saz çalmakmış öğrendiğim kadar Geçiyor önümden gül güzlü Bahtiyar Yaraldığım yerde kalan sazı kadar. Beni tez saldılar o kaldı içerde Çok sonra duydum ki Yozgat'ta sürgünde Ne yapsa ne etse üstüne gitmişler Mavi gökyüzünü ona dar etmişler. Gazete de çıktı üç satır yazıyla Uzamış sakalı çatlamış sazıyla Birileri ona; ölmedin, diyordu Ölüm yanında hüzünle gülüyordu. Diyarbakırlıymış adı/kod adı Bahtiyar Suçu saz çalmakmış öğrendiğim kadar Geçiyor önümden gül güzlü Bahtiyar Yaraldığım yerde kalan sazı kadar.
Adı Yılmaz
Dalyan gibi bir çocuktu Benim gözümde küçüktü Küstüde dağlara cıktı İner mi inmez mi bilmem Şimdi dağların tozudur Belki isyanın sazıdır Halen kalbimde sızıdır Diner mi dinmez mi bilmem Adı Yılmaz kendi Yılmaz Makamı yok dem tutulmaz Dağlara soru sorulmaz Döner mi dömez mi bilmem Mavi gözleri boncuktur Ölüm korkusu şuncuktur Azrail atı kancıktır Biner mi binmez mi bilmem Parkasına kar yağmıştır Bir kenarda ağlamıştır Belki elleri yanmıştır Söner mi sönmez mi bilmem Adı Yılmaz kendi Yılmaz Makamı yok dem tutulmaz Dağlara soru sorulmaz Döner mi dömez mi bilmem
Ağladıkça
Dağlarda öfkeli başım Serhat’ta hep akşam oluyor Nasipsiz kıştan mı, yamurdan mı yoksa aşktan mı Ağladıkça, Ağladıkça dağlarımız yeşerecek Görecek, göreceksin Ağladıkça, Ağladıkça Geceği tutacağız göreceksin İlk yazda bitti telaşım Alnımda hep kavga duruyor Vakitsiz kırstan mı Bahardan mı yoksa aşktan mı Ağladıkça, Ağladıkça bozkırlar yeşerecek Görecek göreceksin Ağladıkça, Ağladıkça Güneşi tutacağız göreceksin
Ağlama Bebek
Ağlama bebek, ağlama sende Umut sende herşey sende. Yağmur gibi gözlerinden akan yaş niye Bu kırgınlık bu dargınlık sıkıntın niye. Çok uzakta öyle bir yer var O yerlerde mutluluklar Bölüşülmeye hazır Bir hayat var. Ağlama bebeğim ağlama sende Yarın sende herşey sende. Dalıp dalıp derinlere düşünmen niye Bu suskunluk bu durgunluk kızgınlık niye.
Ah
Yüzünün yarısı göz kadife yansımalı bulutlu siyah ah bulutları eflatun o boy aynasından çıktı fransızın malı vişne asidi vardı tadında rujunun ah sinema yıldızı filan olmalı ağızlığı kristal son derece uzun bir kibrit çakıldı mı ah yağmurluklu kız alevinden anlamlı dumanlar üfürüyor ah çocuk yüzünde gül goncası ağız saçlarından incecik su tozu dökülüyor sığınak gibi derin ağaçlar gibi yalnız karartma başlamış ışıklar örtülüyor ellerinde ruh gibi ah portakal kokusu kırkmaları morsalkım göz kapakları saydam çok vapurun battığı bir liman orospusu bir hırsla öptüm ki ah ölürüm unutamam ay ışığında deniz akordeon solosu pırıl pırıl yaşadım üç dakika tastamam görkemli çadırında italyan lunaparkın sanki zeytin düşürür yerlere gözlerini ah tahtına kurulmuş bol sakallı bir kadın sutyenler tutmuyor çılğın göğüslerini kaşları ip incesi kumral kirpikleri kalın kim görse şaşırır sakalının süslerini tavana asılmış sosyalist saçlarından ah sabah sabah omuzları kan içinde işkence sonrası genç bir kadın militan yığınlar uğulduyor hummalı gençliğinde adı bile çıkmamış dudaklarından doğru yaşadığının sımsıkı bilincinde ...
Ah Ulan Rıza
Neden hâlâ gelmedi? Yoksa saati mi şaşırdı bu hıyar? Gerçi hiç saati olmadı ama En azından birisine sorar. Cebimde bir lira desen yok Madara olduk meyhaneye Ahh eşşek kafam benim Nasıl da güvendim bu hergeleye Gelse balığa çıkacaktık Ne çekersek kızartıp Bir büyük rakıyla yutacaktık Kafamız tam olunca şarkılar döktürüp Enteresan hayallere dalacaktık Bu sandalı geçen hafta denk getirip Çalıntıdan düşürdük Arkadaşlar ısrar etti, biz de 'İyi olur, bize uyar' diye düşündük Saat sekizde gelecekti Bana beş milyon borç verecekti Yoksa o nemrut karısı kaçtı da Onun peşinden mi gitti? Eğer öyleyse yandık! Gudubet yaptı yine yapacağını! Geçen senede merdivenden itip Kırmıştı Rıza'nın bacağını Kadında boy şu kadar Kalça fırıldak, göz patlak, kafa çatlak Korkuyorum, bir gün ya kendini asacak Ya horlarken Rıza'yı boğacak Bak şimdi acıdım Aşk olsun adama Ben olsam vallahi baş edemem Hele beş tane velet var ki boy boy Allah'tan düşmanıma dilemem.
Aslında iyi çocuktur Rıza, Efendi huyludur, Herkezin suyuna gider Erken yıprandı garibim Yoksa tek başına on tane adam eder Bir keresinde hiç unutamam Üç beş zibidi haraca dadandı Rıza sandalyeyi kaptığı gibi Herifleri hastaneye kadar kovaladı. Aynı mahallede büyüdük, Aynı kızları sevdik Aynı kafadaydık, orta ikiden bıraktık Matematik ağır geliyordu Bir başka havadaydık Aynı gömleği giyer Aynı sigaraya takılır, Aynı takımı tutardık. Fenerin maçına iddialaşıp Millete az mı yemek ısmarladık! Bir tek askerde ayrıldık Ona Bornova düştü, bana Gelibolu Döner dönmez evlendirdiler En büyük salaklığı da bu oldu Bense hiç düşünmedim Zaten param yoktu Hep tek tabanca gezdim benim istediğimi annem istemedi Onun gösterdiğini ben sevmedim.
Neyse, Bunlar derin mevzu Anlaşıldı, bu herif artık gelmeyecek Ufaktan yol alayım, Annem evde yanız Şimdi meraktan ölecek Gittim, vurup kafayı yattım Rüyamda gördüm Gülümseyerek geldiğini Ne bilirdim yolda kamyon çarpıp da Hastaneye kavuşamadan can verdiğini... Vay be Rıza! Sonunda sende düşüp gittin Azrail'in peşine Dün boşuna günahını almışım Ne olur kızma bu kardeşine Öğlen kahvede söylediler Rıza öldü dediler, ne kolay söylediler Sanki dev bir taş ocağını Kökünden dinamitleyip üstüme devirdiler Ah dostum! O kocaman gövdene o beyaz kefeni Nasıl kıyıp giydirdiler? O zalim tabutun tahtalarını Senin üstüne böyle nasıl çivilediler? Yani sen şimdi tamamen gittin de Bir daha olmayacakmısın? Yani bir daha borç vermeyecek misin? Bir daha rakı ısmarlamayacak mısın? Peki beni kim kızdıracak? Kim zar tutacak? Kim ağzını şapırtadacak? Peki beni bu köhne dünyada Senin anladığın kadar kim anlayacak?
Ulan Rıza! Ne hayallerimiz vardı oysa Ne acayip şeyler yapacaktık Lotoyu vurunca dükkan açacak Adını 'Dostlar Meyhanesi' koyacaktık Hafta sonu iki yavru kapıp Boğaz yolunda O biçim fiyaka atacaktık Ah ulan Rıza! Bu mahallenin nesini beğenmedin de Öte yana taşındın? Ara sıra gıcıklaşırdın ama İnan ki benim en kral arkadaşımdın Ah ulan Rıza! Ben şimdi bu koca denizde Tek başıma ne halt ederim? Senden ayrılacağımı sanma, Bir kaç güne kalmaz Ben de gelirim! ...
Al Öfkemi
Her sürgün'ün gözlerine Bu sebepten ah geceye Kanatlanmış güvercine Kırılacağım, kırılacağım Yeter ki bil sen Yorgun alnımda şafaklar Bir düş kursun arkadaşlar Bırak iz sürsün şarkılar Yeter ki bul sen Mapushane duvarlarına Hüznümü yazacağım Hergün seni düşünüp Yok olacağım Al öfkemi koy yanına Günü düşür dağlarıma Haydi dokun gözyaşıma Ağlayacağım, ağlayacağım Yeter ki gül sen
En son Firat_58 tarafından Paz Mart 15, 2009 1:46 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
|
emrecan24 Üye
Mesaj Sayısı : 2 Yaş : 29 Kayıt tarihi : 15/03/09
Başarı Puanı: (8/8)
| Konu: Geri: Ahmet Kaya-Sarkı sözleri Paz Mart 15, 2009 12:57 am | |
| | |
|
FiraT_58 Admin
Mesaj Sayısı : 372 Yaş : 31 Nerden : İZMİR Kayıt tarihi : 06/12/08
Başarı Puanı: (100/47)
| Konu: Geri: Ahmet Kaya-Sarkı sözleri Paz Mart 15, 2009 9:13 am | |
| | |
|